Kategoriler

29 Nisan 2015 Çarşamba

Yesil Mercimekli Bulgur Pilavi..

     Yesil mercimekli bulgur pilavı yapacagim birazdan oğlum. Son günlerde defalarca yapayım deyip de yapamadığım, bugünse besmele çekerek, Allah'ım yardım et diyerek, defalarca mutfağa girip çıkarak bir türlü yapmaya başlayamadığım yemek.. Nedir bu kadar zor olan diyeceksin, ne var ki bu yemekte diyeceksin. Bu satırları yazmama da neden bu annecim. Senden bi nevi izin istemek, bir nevi özür dilemek bu yazının nedeni. Çünkü senin son yediğin yemekti yeşil mercimekli bulgur pilavı. Sana ellerimle pişirip yedirdiğim ama sonrasında ölmene saatler kala her kusuşuna silip temizlediğim yemek.. O kadar zor ki.. O kadar zor ki annecim. O kadar zor ki.. Kelime bulamıyorum. Yine pişirmeliyim abin için diyorum ama çok canım yanıyor, çok zor geliyor. Senin boğazından bir daha geçmeyeceğini bile bile aynı yemeği tekrar yapmak.  Daha sindirmene bile fırsat kalmadan beynindeki tümörün etkisiyle küçücük midenin kustuğu yemek. Her kusuşunda benim ağzından sildiğim yemek. Her kusuşunda..
Devamı --> »

24 Nisan 2015 Cuma

23 Nisan, (Yaşayan) Çocukların Bayramı..

Çocuk Bayramı'ydı dün.
Çocukların ve çocuğu olan herkesin bayramı..
Çocuğu olan ve çocuğu ölenlerin değil ama.
Bize bayram olmadı bu bayram da.

"Artık bize çifte 23 Nisan.." yazmıştım senin doğduğun yılki 23 Nisan'da.
Artık iki oğlumuz için kutlayacaktık o yılki 23 Nisan'ı ve ben artık hep öyle olacağını sanıyordum.
Birlikte resimler çekindik, iki çocuklu..
Sonraki yıl da aynı coşku..
Çifte 23 Nisan'dı yine bizim için.
Birlikte resimler çekindik, iki çocuklu..

Bu yıl..
Bu yıl coşku yok, bayram yok.
 "çifte" olamayınca "tek" çocuklu da olamadı 23 Nisan'ımız.
Hiç resim çektiremedik, tek çocuklu..

Devamı --> »

16 Nisan 2015 Perşembe

2
yorum
Bize de bahar gelmez mi?

Asil Miran, tatlı oğlum, minik kuzum benim.
Bahar geldi annecim, sen gelmeyecek misin?
Ölü toprak canlandı kuzucum, her yerde taze minik otlar, çimler, çiçekler..
Hepsi toprak altından çıktı,
Sen çıkmayacak mısın.
Bütün ölü bitkilerin, çiçeklerin, otların özünü bağrında tutan toprak, capcanlı gün yüzüne çıkardı hepsini yeniden.
Aynı toprak seni de vermez mi bana yeniden, taptaze, canlı, sağlıklı..
Kuru kuru dallardan açan taze tomurcuklar gibi sen de benim ölmüş kucağıma gelemez misin?
 Bütün karı, yağmuru, çamuru üstünde taşıyan toprağın yemyeşil örtüyle kaplanması gibi benim de acıyı, sızıyı, göz yaşını taşıyan bağrım senin kokunla kaplanmaz mı?
Bize de bahar gelmez mi?
Kuzum, Allah'ım seni geri vermez mi?

Devamı --> »

2 Nisan 2015 Perşembe

Geri gel n'olur..

N'olur gel annecim n'olur.
Bırak artık bu oyunu
Bırak bunu her neyse
Gel..

Biliyorum akla, mantığa sığmıyor bu çağrım

Ama yürek diye de bir şey var baş edemediğim
Susturamadığım, söz geçiremediğim, çırpındıkça çırpınan..
Söndüremediğim bir ciğer yangını var içimde
Durduramadığım bir sızı.
Uykudan sarsarak uyandırıp içimi parçalayan bir acı.
Takvimlere, saatlere, etrafa bakıp da acaba rüya olabilir mi oğlumun ölümü diye doğrulamaya çalıştığım bir umut.
O umudun boşa çıkışının çaresizliği.
O umudun gerçeklenemeyişinin acısı.
O umudun umutsuzluğunun yıkışı.

Bu yüzden haykırıyorum oğlum,

Bu yüzden kabul edemiyorum hala aradan bu kadar zaman geçse de
Bu yüzden bir geri dönüş arıyorum
Varsa eğer geri gel n'olur. 

Devamı --> »